Pandemi aylarındayız ve bu hafta okullarda yüzyüze eğitim başladı.
Eğitimin çocuklarımızın olmazsa olmazı olduğu gerçeği yadsınamaz. Pandemi döneminde bizim için normal olan rutinimiz, sıradan hayatlarımız çok da net olmayan süreçlere dönüştü. Okulları açmamak tabiiki çare değil, pandemi de olsa eğitim süreci mümkün olabilecek en etkin uygulamalarla yürütülmeden onu tanıyıp, nasıl başedeceğimizi de bilemeyeceğiz.
2019-20 ve 2020-21 eğitim dönemleri umarım tüm gruplardaki çocuklarımız için kayıp yıllar olmaz.
Tüm bu belirsiz durumun içinde özel gereksinimli çocuklarımızın (engelli) her zaman süregelen sorunları malum daha da zorlaştı. Bu öğrenciler eski normalde bile birçok sebepten eğitim, sağlık, rehabilitasyon hizmetlerine erişimde yeterince güçlükle karşılaşıyorlardı.
2020 baharında ilk pandemi döneminde özel gereksinimli çocuklar da mecburen evde kaldılar. Bu nedenle de rehabilitasyon süreçleri ve eğitimleri geri kaldı. Rehabilitasyon hizmetinde aksamalar olunca, örneğin kas hastası çocukların hastalığını geciktiren veya gelişimlerini sağlayan, süreklilik gerektiren tedavileri de durduğu için geri dönüşü olmayan ya da hastayı çok daha zora düşüren kas zayıflıkları, deformasyonları başladı.
Üstelik bu süreç hala devam etmekte, evde bakım hizmetlerinde, evde yapılan eğitim çalışmalarında da aksamalar yaşanmaktadır.
Kaynaştırma öğrencilerinin evde uzaktan eğitimle EBA sistemine erişimde onlara uyumlu elektronik cihazlara sahip olma konusunda ve internete erişimdeki eksikliklerin de yeterince öngörüldüğü kanısında değilim.
OKULA YENİ BAŞLAYANLAR İÇİN DAHA ZOR BİR SÜREÇ
Ayrıca yeni özel gereksinimli çocuklar da okula başlıyor.Normal şartlarda bile okula ulaşım, okul içi fiziki erişim sorunları yaşanıyordu. Bakalım deneyimsiz olduğumuz yeni normal dönemde özel gereksinimli öğrencileri neler bekliyor?
Rampası,asansörü,engelli öğrenci tuvaleti olmayan,kantinine erişilemeyen, bu donanımı olsa da rampanın aşırı eğimli olduğu, asansörünün çalışmadığı okullar, velilerin bedensel engelli çocuklarını sırtlarında taşıdığı üst kattaki sınıflar, bedensel, görme veya işitme engelli çocuklara uygun olmayan ders gereçleri vb. şekilde süreğen sorunlarımız hep var oldu.
Bunların yanında durumun manevi boyutta yaşanan zorluklarını da hatırlatmak isterim.
Kaynaştırma eğitiminde yaşanan sorunları kısaca şöyle sıralayabiliriz:
*Engelli öğrenciyi engelsiz çocukların velilerinin kabul etmemesi,
*Bu tip velilerin çocuklarına da engelli arkadaşlarına nasıl davranacaklarını öğretememeleri nedeniyle engelli çocukların kabul görmemesi, kaynaşamaması, dışlanması,
*Bazı öğretmenlerin de öğretmen-engellli öğrenci ilişkisinde iletişim hatası yapmaları,
*Öğrenciyi benimsemeyip işini zorlaştırdığını, ayak bağı olduğunu düşünmesi,
*Eğitim araç ve teçhizatının uygunsuz veya yetersiz oluşu,
*Öğretmenin formasyonunun özel gereksinimli öğrenciler için yetersiz olması sebebiyle uygun ders planlarını yapamaması,
*Sadece öğrencinin başarız olduğu düşünülüp buna sebep olan diğer yetersizliklerin gözardı edilmesi .
Bu gibi birçok sorun hep varolduğundan şu dönemde de bunlar için endişelenmemek sizce mümkün olabilir mi?
İstikrarsız bir eğitim sisteminde velisi,öğretmeni ,idarecisi ,uzmanı özel gereksinimli öğrencilerin de anayasa gereğince diğer öğrenciler gibi eşit ve aynı haklara sahip olduğu bilinciyle hareket etmelidir. Bu da gördüğümüz kadarıyla çok uzun yıllar alacak.
Oysa veliler çocukları için bu kaynaşmanın değerli bir deneyim, hayatı anlama ve paylaşma adına önemli bir fırsat olduğunu anlasalar çok şey değişirdi. Düşünsenize bazı veliler özel gereksinimli öğrencilerin kendi çocuklarını ruhsal olarak kötü etkilediğini bile ifade ediyorlar.
OKULU BIRAKIYORLAR
Sonuç olarak her yıl yüzlerce özel gereksinimli öğrenci sırf bu anlayışsızca önyargı nedeniyle okulu bırakmaktadır.
Bu algı,bu önyargının aşılması için tüm toplumun daha küçük yaşlardan itibaren eğitilmesi ilk çaredir. Şimdi, hemen, her kesimde başlatılacak farkındalık eğitim ve çalışmaları sonucunda hayatın en normal ve önemli gerçeklerinden biri olan engellilik halinin çoğu kez engelli anlayış sonucu "engellenmek" ten kaynaklandığı anlaşılacaktır. Sonuçta ülke eğitimli,üretken engelli bireylerini kazanacak,toplumda ayrımcılıktan uzaklaşacak, gerçek kaynaşma sağlanacaktır.
Bu arada tüm kamu binalarında olduğu gibi okul binasındaki erişimsiz noktaların denetlenerek tespitinde İl Erişilebilirlik İzleme ve Denetleme Komisyonları'nın, Milli Eğitim Müdürlüklerinin daha etkin çalışması da gerekmektedir. Okul yöneticilerinin mevzuat gereği yapması gerekenler yanında insani olarak insiyatif kullanarak çözüm odaklı çareler arama bilinç ve isteği de sorunu kaynağında çözecektir.
Pandemi dönemi de olsa tüm bu çalışmalar geciktirilemez. Hayata tam olarak katılım her birey için bir hak olduğundan insanı hayata hazırlayan eğitim hakkına erişimde çıkacak muhtemel engeller bundan sonra daha kapsamlı şekilde ele alınıp çözüme kavuşturulmalıdır.
Yeni eğitim-öğretim yılı için de her gruptan öğrenciye, velilere, emektar öğretmenlerimize sağlık, kolaylık dilerken, engelsiz bir süreç olması beklentisi içinde de olacağız.