Engellilerin sosyal hayatta daha aktif rol alması ve farklı ülkelerin kültürlerini öğrenebilmesi amacıyla Avrupa Birliğinin (AB) desteğiyle Engelli Eğitim, Kültür, Sağlık, Spor Vakfı tarafından 2012'de bir proje hayata geçirildi.
Proje kapsamında her yıl ailelerinin refakatiyle 18-30 yaş aralığında 15 gönüllü engelli Türkiye'den farklı ülkelere giderken yurt dışından da 15 engelli Türkiye'ye geldi.
Önceki yıllarda gönüllü engelliler Makedonya, Ukrayna ve Kosova'nın da içinde bulunduğu birçok farklı ülkeden Türkiye'ye gelirken bu yıl 15 engelli Türkiye'den Azerbaycan'a gitti.
Türkiye'de Vakfın çatısı altında buluşan engelliler, 4 ay süren proje kapsamında, resim çalışması, takı tasarımı ve spor gibi etkinlikler yaparken aynı zamanda belirli günlerde market ve kıyafet alışverişine çıkarak sosyalleşme imkanı da buluyor.
Görme, işitme, zihinsel ve bedensel engeli bulunan bireyler çeşitli etkinliklerde bir araya geliyorlar. Özellikle işitme engelliler, bu etkinliklerin yanında kendi ülkelerine ait işaret dilini birbirlerine öğretirken aynı zamanda nöbetleşerek ofis ve yemek sorumlusu görevlerini de üstleniyor.
"Çok faydalı sonuçları olan bir uygulama"
AA muhabirinin görüştüğü Engelli Dernekleri Federasyonu ile Engelli Eğitim, Kültür, Sağlık, Spor Vakfı Başkanı Abdurrahman Kurtaslan, proje kapsamında Antalya'da bulunan engellilerden 5'inin Karabağ gazisi olduğunu söyledi.
Ankara'daki 10 engellinin faaliyetleri hakkında bilgi veren Kurtaslan, "Engellilerimizden biri ofis nöbetçisi oluyor ve bir hafta boyunca ofisin açılışından kahvaltısına kadar sorumluluk onda oluyor. Dolayısıyla bağımsız hareket etme ve yalnız kaldığı zaman yaşamını devam ettirme becerisi kazanıyor. Bir engellimiz bir hafta boyunca aktiviteleri yönetiyor, bir engellimiz de gönüllü evimizde yemek nöbetçisi oluyor." diye konuştu.
Azerbaycan'dan gelen engellilerin günlük 7 saat gönüllü hizmet verdiğini anlatan Kurtaslan, "Bu şekilde dönüşümlü olarak herkes aktivite ve ofis yöneticiliği görevini üstleniyor. Çok faydalı sonuçları olan bir uygulama. Biz de gelişmeleri gördüğümüz zaman çok mutlu oluyoruz." dedi.
Kurtaslan, proje kapsamında gelen öğrencilerden 3'ünün işaret dili ile bildiğini belirterek, şöyle devam etti:
"İşaret dili işitme engellilerinin aslında dilleri, kulakları. Her ülkenin ayrı işaret dili var. İşaret dili bilen sayısı ülkelerde az olduğu için kendilerini ifade ettiklerinde karşısındaki insanlar onları anlamadığında stres ve gerginlik ortaya çıkıyor. Buna bağlı olarak işitme engellilerin çok sinirli insanlar olduğu gibi bir algı oluşuyor. Halbuki karşısındaki onun dilini anlayamadığı için bir stres ortaya çıkıyor. Burada da işaret dillerini birbirlerine öğretmeleri, olabilecek o stresin ortadan kaldırılmasına da büyük katkı sağlıyor. Birbirlerini anlıyorlar, konuşuyorlar ve mutlu oluyorlar."
Kurtaslan, proje kapsamında bugüne kadar 1000 engellinin yurt dışına gittiğini, 1000 engellinin de Türkiye'ye geldiğini söyledi.
"Daha rahat ve kolay iletişim kurma imkanına kavuştum"
Vakfın faaliyetlerine 2016'dan beri katılan zihinsel engelli Ozan Özer, proje kapsamında farklı ülkelerden birçok engelli ile tanışarak bir bağ kurduklarını söyledi.
Bu süreçte Makedonya ve Azerbaycan işaret dillerini öğrendiğini aktaran Özer, "Onlarla daha rahat ve kolay iletişim kurma imkanına kavuştum." dedi.
Aynı zamanda Vakıfta bulunduğu süre zarfında bahçeli ahşap bir ev tasarlayan Özer, bu çalışmayı proje kapsamında Türkiye'ye gelen bir ahşap ustasından öğrendiğini söyledi.