Oysaki engelli çocuklar da her çocuk gibi kendi yaşamlarını belirleyebilecek söz hakkına sahip olmak isterler.
Bu noktada özsavunuculuk önemli bir araç. Ekmen, hem engelli çocuklar özelinde özsavunuculuğu hem de bu kapsamda yaptıkları çalışmaları anlattı.
Özsavunuculuk nedir?
Özsavunuculuk haklarınızı savunmak, kendiniz ve sizin için önemli olan şeyler adına konuşmaktır. Kendini savunmak, neye ihtiyacınız olduğunu ve ne istediğinizi sorabilmeniz ve insanlara düşüncelerinizi ve duygularınızı anlatabilmeniz anlamına geliyor.
Çalışmalarımızda özsavunuculuğun amacı, engelli çocukların öz yönetim becerilerini artırmak, insan olarak sahip oldukları haklarını savunabilme yetilerini güçlendirmek ve toplumdaki tüm diğer insanlarla eşit vatandaşlık haklarına sahip olmalarını sağlamaktır.
Kendi adına konuşmak...
Özsavunuculuk neden önemli?
Kendini savunmak, haklarınızı ve sorumluluklarınızı bildiğiniz, haklarınız için konuştuğunuz ve hayatınızı etkileyen seçimler ve kararlar verebildiğiniz anlamına gelir. Kendini savunmanın amacı, ne istediğinize karar vermeniz ve ardından onu elde etmenize yardımcı olacak bir plan geliştirmeniz ve uygulamanızdır.
Bu, ihtiyacınız olursa veya isterseniz yardım alamayacağınız anlamına gelmez, sadece seçimleri sizin yaptığınız ve yaptığınız seçimlerden sorumlu olmanız gerektiği anlamına gelir. İyi bir öz-savunma becerisine sahip olduğunuzda, daha fazla kontrole sahip olabilir ve sizin için en iyi olan yaşam kararlarını verebilirsiniz, bu açıdan oldukça önem taşıyor. Kendinizi savunmak kendinizi güçlendirmenize, kendi adınıza konuşmanıza ve hayatınız hakkında kararlar almanıza yardımcı olur.
Eğitim programları
Çocuklar nasıl özsavunucu olur? Bunun için nasıl çalışmalar yürütülüyor?
Özsavunuculuk eğitim programı ile özsavunucu gençler, kolaylaştırıcılar ve destek kişileri yetiştiriliyor. Eğitimler sonucunda oluşan özsavunuculuk grupları istedikleri alanlarda kolaylaştırıcıların ve destek kişilerin danışmanlığı ile özsavunuculuk faaliyetleri yapıyor.
Bu faaliyetler tamamen özsavunucu grubu tarafından kararlaştırılıyor, mesela bu engellilik konusunda farkındalık artırıcı faaliyetler, hak temelli çalışmalar olabildiği gibi çevre, yoksulluk, hayvan hakları, temizlik vb. konularda da olabiliyor.
Özsavunuculuk grubu; 3-9 engelli genç, bir kolaylaştırıcı ve 3-9 destek kişisi tarafından oluşturuluyor. Kolaylaştırıcı ve destek kişisi eğitimleri 4 gün sürüyor.
Avrupa Komisyonunun projesi kapsamında önümüzdeki iki yıl içinde 15 ilde kolaylaştırıcılar yetiştireceğiz. Her kolaylaştırıcı kendi şehrinde 8 engelli çocukla özsavunuculuk grubu oluşturacak ve çalışmalara devam edecek.
Karar verme ve haklarına sahip çıkma becerisi
Özel gereksinimli, engelli çocuklar açısından önemi nedir?
Toplum genellikle çocuklar adına ve özellikle engelli çocuklar adına düşünüp onlar adına karar vermeye çok alışkındır. Halbuki engelli çocuklar kendi hayatlarının kontrollerine sahip olabilmek ve kendi yaşamlarını belirleyebilecek söz hakkına sahip olmak isterler.
Karar verme ve haklarına sahip çıkma becerisini kazanmak çocuğu her açıdan geliştirecektir ve bu beceriyi ne kadar erken yaşta çalışmaya başlarsanız faydası artacaktır. Özsavunuculuk, insanların düşüncelerini ve tercihlerini dile getirebilmelerini, hayatlarında değişiklikler yapabilmelerini ve hem kendilerinin hem de diğer insanların haklarına saygı gösterilmesini güvence altına alabilmeyi öğrendikleri aktif bir süreçtir.
Ya destek ya da engel
Dediğiniz gibi engelli çocukların hayatları hakkında, onlara sormadan radikal değişiklikler yapabiliyor aileler, bakım verenler... Bu çocuklarda nasıl karşılık buluyor?
Aileler çocuklarının hayatlarında çok önemli ve etkili bir role sahip. Bu rol, aileden aileye ve farklı durumlara göre farklılıklar gösteriyor, sevme ve bakım sağlama, duygusal ve maddi destek, savunuculuk ve bazı durumlarda engelli çocukla toplum arasında ana bağlantı görevi görme gibi birçok farklı kombinasyonu kapsıyor.
Etkilerinin bu kadar üst seviyede olması sebebiyle aileler çocuklarının birer özsavunucu olmaları açısından ya büyük bir destek kaynağı ya da ciddi bir engel olabilirler. Bazen çok iyi niyetler besleyerek hareket eden aileler, istemeyerek de olsa ailenin bu üyesinin özsavunuculuk becerileri geliştirmesine engel olabilirler.
Örneğin, birlikte savunuculuk yapmak ya da onları kendileri için savunuculuk yapma konusunda desteklemek yerine onların yerine savunuculuk yapabilirler. Bu sebeple ailelerin özsavunuculuk süreçlerine tam destek vermelerini ve en iyi nasıl destek verebileceklerini anlamalarını sağlamak önemlidir. Gerektiği kadar ve yerinde destek ile çocuğu kendi yapabilir hale taşımak en önemli nokta.
"Çevrelerinin bir inanca ve vizyona sahip olması lazım"
Türkiye özsavunuculuk algısı ve özsavunucuk çalışmaları açısından hangi noktada?
Özsavunculuk çalışmalarını iki grup açısından değerlendirebiliriz, fiziksel engelli kişiler ve zihinsel engelli kişiler. Fiziksel engelli kişiler kendi haklarını savunmaya yıllar öncesinden başladılar. Bu konuda daha aktifler çünkü fiziksel düzenlemeler olduğu sürece katılımda zorluk çekmiyorlar.
Zihinsel engelli kişilerin ise katılımları ve haklarını savunabilmeleri için daha yoğun kolaylaştırıcı desteğine ihtiyaçları var, daha da önemlisi bunu yapabileceklerine dair çevrelerinin bir inanca ve vizyona sahip olması gerekiyor. Bu sebeple zihinsel engelli kişilerin özsavunuculuk çalışmalarına baktığımızda Türkiye daha hazırlık aşamasında. Henüz fikren buna hazırlanıyoruz. Üyelerimizin arasında bunu sistemli şekilde yapan tek üyemiz var mesela.
Özsavunuculuk algısında genel sorun hak temelli yaklaşımın tam olarak bilinmemesi ve engelli kişilerin kendilerini konumlandırdıkları yerin zaman zaman yardıma muhtaçlık kavramı üzerinden gelişmesi veya geliştirilmesi. Bu noktada tüm engel gruplarının ve çevrelerindeki toplumun hak temelli çalışmalar konusunda güçlendirilmesine ihtiyaç var.
"Yetişkinler çocukları kendilerine ait sanıyor"
Çocukların haklarıyla ilgili hesap sorması, konuşması bizim toplumumuz için pek rastlanan bir durum değil. Sizce neden? Çocuklara sahip oldukları hakları anlatmakta, aşılamakta neden geri kalıyoruz?
Kültürel bir durum olduğunu düşünüyorum. Çocuk küçüktür, büyüğün yanında konuşamaz, anlamaz gibi düşünülüyor. Çocuk sanki yaşadığı toplumun gerçeklerinden izoleymiş gibi algılanıyor ama öyle değil. Özellikle teknoloji çağında çocuklar yetişkinlerden bile hızlı bilgiye ulaşıyorlar.
Yetişkinler çocukları kendilerine ait sanıyor veya kendilerini onlara hükmedebilecek konumda görüyorlar. Bir hiyerarşik yapı içinde konumlandırıyoruz çocukları. Böyle olduğunda 'biz söyleriz, onlar kabul eder' algısı gelişiyor. Buna karşı çıkan, 'neden' diye soran çocuk ise saygısız, yaramaz gibi etiketlenebiliyor. Bizler de bu ilişki şeklinden geldiğimiz için şu an yetişkin olan haklarımızı savunamıyoruz, çocuklarımıza da bunu aşılamak aklımıza gelmiyor.