BİRGÜN BİR ENGELLENEN(Engelli) SOSYALLEŞMEK İSTEMİŞ…

Sosyalleşmek her insan gibi engellenen bir insanın da insan haklarından biridir. Ancak bu hakkınız insanların farkındalığı,fiziki erişim, iletişimsel erişim şartlarına bağlı olarak kullanılır hale gelir. Aşağıdaki yaşanmış hikaye bunu yine ispatlamaktadır.

"Bir engelleneni, kendisinin de eskiden koristi olduğu korodan arkadaşları konsere davet ederler.Tabiiki gidecektir. Engellenen olalı gidebileceği yere kadar kısıtlı da olsa, gezme isteği eskiye göre daha da artmıştır.

O akşam da hazırlanır ve çıkar yola. Daha evinin rampasından inip,döner dönmez köşedeki dükkanın insan boyundaki, boş karton kolilerini kaldırımda serili görür. Etrafa bakınır, yaşlı bir bey gelir ama “bunları kaldıramam”der. Böylece macerasının başladığını bilmiyordur. Yolu uzatacak olsa da ters taraftan gitmek zorundadır, döner ve her zaman olduğu gibi akülü aracının teker çamurlukları köşedeki kahvenin sonradan yapılma kaldırımındaki babalarla, kaldırımı daraltan merdiven arasına sıkışır yine. Çünkü mesafe akülü bir tekerlekli sandalye için yeterince geniş değildir. “Haydi haydi“ diyerek joysticki ayarlar ince parmak hareketleriyle.Başarır babalardan geçmeyi ve mahallenin çöp konteynırlarına gelir sıra. Burada da konteynır arkasına çöplerle beraber eşya, dolap gibi atıklar atılmıştır, yerde cam kırıkları da vardır. Sanki yalınayak basarmışçasına ürkerek ve tekerlerini düşünerek,sonunda kendi başının seviyesindeki eşyaları iterek oradan geçmeye çalışır,bunu da başarır. O'nun 3 km. engelli yarışı henüz başlamıştır. Neyse daha fazla engellenmeden mahalleden çarşıya atar kendini.

Akülü aracının önüne ve üzerine sanki inadına yürüyen insanlara bakarak, bu kişilerin ayaklarına aracının zarar verebileceği endişesiyle ilerler. Yayılarak yan yana yolda giden insan barikatını, O'nu bir türlü farketmeyip yol vermeyen, yola yayılmış muhabbetli insanları,el ele giden sevgilileri arkalarından sabırla yavaş yavaş takip eder ama geç kalacağından maalesef bu mutlu görüntüleri uyararak ayırır ve aralarından geçer.

Yine bir kavşağa gelir. Arabalar O'nu kaldırım kenarında görmeden geçer gider dar caddede ve bir insaflı insan çıkıp trafiği durdurana dek geçmeleri bitmez. Çoğu kez böyle olur ya elini kaldırır durdurur çekinerek arabalara güvenemeden ya da biri arabaları durdurur geçsin diye. Bu ülkede trafik büyük tekerlekleri olan araçların hakimiyeti altındadır. Ne yazık ki yayalar için yeşil ışık bile güvenli değildir.

Neyse sonunda konser alanına varır. Konser alanı şehir içindeki kalededir ve çok şükür ki erişilebilir bir mekandır. Her şey de kötü değildir ya. En önde diğer engellenen bireylerin yanına yerleştirilir. Koroda arkadaşları şarkılar söyler, O da oradaymış gibi, eskiden söylediği gibi coşkuyla şarkılara katılır, gözleri dolu doludur ve arasıra bakışırlar arkadaşlarıyla. İyi ki gelmiştir konsere. Konser bitiminde mutlulukla yola çıkar ama denizden gelen serinlikle çok üşümüştür, sağlığı için endişelense de aldırmaz , değmiştir buna. Zaten bir an evvel eve gidecektir. Eve epey yanaştığında arabanın şarjının bayağı azaldığını görür. Bir de sanki arabada bir eksiklik vardır. Sonra anlar ki kanadyeninin (değneğinin) pahalı ve kaliteli olanı arabanın arkasından düşmüştür. Ne yapsın, geri dönecektir mecburen. Geçtiği yerlere heyecanla baka baka sonunda konser alanına varır ve çok şükür ki "sağolsun" birisi kanadyeni görünür bir yere koymuştur. Sanki yeni aldığından daha çok sevinmiştir.

Yine yola düşer ama aracın şarj göstergesi artık iyice sinyal vermeye başlamıştır. Son zamanlardaki bu durum bayağı pahalı olan yeni akü alımı mecburiyetini de sinyal vermektedir. Gidebildiği kadar gidecektir ve çok da üşümektedir. Eve epey yanaştığında her zamanki klasik durum olan otogarın köşesindeki rampa önünde yine bir araba olduğunu görür. Zaman gece yarısı olmuştur orada öylece durur ve arabanın içindeki kadın da, "bu niye burada duruyor?" dercesine O'na bakar. Rampayı işaret eder engellenen. Sonra arabadaki kadın mahcup bakışlarla iki büklüm arabadan iner. “Neyiniz var ?“der Engellenen Kadın. Kadın'ın böbreği sancılanmaktadır ve Engellenen Kadın'ın hava soğuk olmasına rağmen şortlu ve askılı bluzlu olmasına şaşırır. Dayanamaz engelli “üşüteceksiniz, arabaya binin lütfen“ der. Kadıncağız da "sağ olsun" nöbetçi eczane arayan kocasını bulmak için yola çıkar ama yakındaki eczane kapalıdır, ileride ki de . "Sağolsun" otogardan bir şoför engelleneni oradan indirmeye yeltenir, tabii ki arabanın ağırlığını, engellenenin de bu karga tulumba taşımalardan nefret ettiğini bilmemektedir. Beklemeden geri dönüp garajın içinden geçmeyi yolda kalır korkusuyla göze alamaz. Beklerler kadının kocasını, bu arada Engellenen Kadın her zamanki gibi sabırla rampaların önemini anlatır hasta kadına, farkındalık adına sıcağı sıcağına.

Sonunda kadının kocası gelir ve hemen gözlerini kaçırarak kaçarcasına oradan uzaklaşır. Engellenen Kadın bu tip insanlara da alışkındır. Maceracı engellenen artık şarjı son deminde olan aracıyla otogardaki taksi durağına ulaşır. "Sağ olsunlar" orada aracın şarj makinesi prize takılır. Engellenen taksi durağının yer silme kovası, süpürge ve paspaslarıyla beraber orada bekleyecektir ama adamlar önünden O’na baka baka, "ne işi var bu kadının burada?" bakışlarıyla sonradan tuvalet olduğunu anladığı yere girmektedirler. Kafasını çevirir utanan kadın ve bekler bir süre daha.Yine 5 ay önce söylentisi çıkan ,“belediye akülü araç şarj istasyonları kuracak, yer belirliyorlar “ müjdesini düşünür.Saat gece yarısını geçmiştir ve hayli üşümektedir, hastalığı için endişelenerek dua eder sadece.

Neyse artık yeterli şarj olduğunu düşündüğü arabasıyla teşekkür ederek oradan eve doğru yollanır . Evinin sokak rampasına gelirken kaldırımda o karton kolilerin hala yattığını görür. Etrafına bakınır, in cin top oynayan sokakta. Tam ümidi kesmişken, "sağ olsun" boşalmış kahveden bir bey durumu fark eder. Gelip zahmetli de olsa kolileri biraz kaldırır.

Sonunda maceracı Engellenen Kadın rampasından evine varır, Allah’ına şükrede şükrede. Artık engellenmenin ilk zamanlardaki kadar sinirlenmiyordur.Çünkü sakin olursa ayakta kalacaktır, çünkü engelleyenler O sinirlediğinde O’nu kompleksli, acınacak biri olarak düşünsünler istemez. Yaşamında yaratılan ya da giderilmeyen zorlukları, engelleri sabırla, ümitle,bir kumaşı katlarken ki okşamasıyla üst üste destelemektedir.

Uykuya dalarken sorar :

• Belediyelerim,şarj istasyonlarımız için hala yer bulamadınız mı ? diye,

•Şu merkezi yerdeki otogara bir şarj ünitesi kurmak bu kadar mı imkansız? diye,

• Sevgili engelleyenler, maddi durumu benden iyi vatandaşım arabanı ha bire “yaa beş dakikacık “ söylemiyle neden rampaya park edersin? diye,

• Kamu spotları bu kapitalist çağda neden kendisinin de gece yarısı dışarda mahsur kaldığı o saatlerde yayınlanır, hem de cicili bicili" değerli engelli kardeşlerimiz, vatandaşlarımız” ifadeleriyle? diye,

• Neden bu ülkede erişilebilirlik, “sağ olsunlar“ engelleyenlerin insafına, acımasına bağlı olarak sağlanıyor? diye,

• Niye hemen her sokağa çıktığında insanlara “Lütfen, sağ olun “ demek zorunda? diye,

• Hep birileri yardım mı edecektir? Huzursuzdur, zira böyle bir toplumda bir de kadındır.

Ve sonunda sabah işe gidebilmek umuduyla uykuya dalar ve bilir misiniz bu kadının çoğu rüyası da engellenme kabusları üzerinedir ?

Bu imkanlarını zorlayan, eğitimli,bilinçli, algıyı değiştirme için sabırla anlatıcı olan engellenen bir kadının sosyalleşme hikayelerinden yalnızca biridir. Tıpkı gece yarısı asansörü çalışmayan üstgeçit merdivenlerinde kalan engellenenler gibi.O da sokakta olmak, sosyalleşmek, yaşamın tadına varmak, ihtiyaçlarını mümkün olduğunca kendi gidermek, işine gitmek, mesleğini icra etmek istemektedir ve her birey gibi bağımsız yaşama, eşit vatandaş olmaya inanmaktadır.

O ve diğer engellenenler hayatın içinde görünecektir ki sorunlar da görünür hale gelsin, insanlık onuru korunsun.

İnsan Hakları esastır ve artık 5378 sayılı Engelliler Kanunu her maddesiyle uygulanmalı, müjdesi verilen 2020 Erişilebilirlik Yılı'nda durum artık ciddiye alınmalıdır.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Bilge 4 yıl önce

Bu sorunları tek tek yaşayan biriyim, maalesef ki bu sorunların biteceğine inanmıyorum ve en çok çabayı engellenenler gösterecek, diyerleri hep bir gösteriş. Tabiki gerçek çaba gösterenlerde var ama onların çabalarıda yetmiyor. Tülin im yazacak okadar çok şey var ki, bunlari sen tek tek yaşayarak yazmışsın. Bunları hep yaşıyoruz ve bu böyle devam edecek

Avatar
Zeki demirci 4 yıl önce

Yazınıza ilave edecek tek cümle bulamadım
Tek diyeceğin empati yoksunu bir toplum olma yolundayız

banner78

banner79