Öldürülen gencin ağabeyi Üzeyir Kızıltaş, kardeşinin planlı bir cinayete kurban gittiğini belirterek, "Göksel savunmasız bir çocuk. 'Ağabey, anne, baba beni kurtarın' bile diyemeyecek bir çocuktu. O çok masumdu. Masum bir insanı planlı bir şekilde katlettiler. Onun kimseye bir borcu yok. Öldürülmeden önce katilleri ile birlikte evimize gelip annemin demlediği çayı içmişler" dedi.
GÜNDEM , 01 Temmuz 2020 Çarşamba, 15:17
İşitme engelli Göksel Kızıltaş'ın ailesi, geçtiğimiz cuma gecesi eve gelmeyen oğulları için jandarmaya kayıp ihbarında bulundu. İhbar üzerine çalışma başlatan jandarma ekipleri, Kızıltaş'ın en son kendisi gibi işitme engelli olan arkadaşları Mehmet Atay ve Durmuş Karacaoğlu ile birlikte olduğunu tespit etti. Bunun üzerine gözaltına alınan Mehmet Aaty ve Durmuş Karacaoğlu, Kızıltaş ile akşam birlikte olduklarını ancak daha sonra ayrıldıklarını söyledi. İkili, jandarmanın, Kızıltaş'ın kendilerinden ayrıldığı yeri göstermelerini istemesi üzerine de cinayeti itiraf etti. Borç- alacak nedeniyle çıkan kavgada Kızıltaş'ı bıçaklayarak, öldürdüklerini söyleyen şüpheliler, cesedini de dere yatağına attıklarını anlattı. Selçuklu ilçesine bağlı merkeze 50 kilometre uzaklıkta bulunan Tepekent Mahallesi'ndeki Arastoras mevkisinde Göksel Kızıltaş'ın cansız bedeni bulundu. Şüpheliler jandarmadaki sorgularının ardından çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı.
'ÖLDÜRMEDEN ÖNCE EVDE BİRLİKTE ÇAY İÇMİŞLER'
Şüphelilerin kardeşini öldürmeden önce evlerine gelerek annesinin demlediği çayı içtiğini belirten Üzeyir Kızıltaş, olayla ilgili şunları söyledi: "Akşam eve Göksel'in arkadaşı Durmuş Karacoğlu geliyor. Durmuş, Göksel'i kucaklamış. İşaret diliyle Göksel'e, 'çoktandır görüşmüyoruz sen büyümüşsün' demiş. O sırada evde bulunan anneme 'biz kahveye çay içmeye gidelim' diyorlar. Annem de 'ben size burada çay koyayım' demiş. 'Yok' diyorlar. 'Biz orada bir çay içip, gezip geleceğiz' diyorlar. Annem de 'o zaman çabuk dönün' demiş. Onlar da işaret diliyle yarım saat sonra döneceklerini söylemiş. Döndüklerinde bu sefer yanlarında Mehmet Atay ile birlikte eve gelmişler. Annemin demlediği çayı içmişler. Ondan sonra biz bir daha çarşıya gideceğiz diyorlar. Annem de göndermemek için baya bir ısrar etmiş. 'Sabah işe gideceksin kalkamazsın, senin iş yerinden paranı keserler' demiş. Şüpheliler de 'hemen gidip geleceğiz Göksel'i getireceğiz' diyorlar. Biraz vakit geçtikten sonra annem Göksel'i aramış ancak telefona cevap veren olmamış. Sonra zaman ilerleyince bana haber verildi bende jandarmaya haber verdim. Şüpheliler ilk ifadelerinde Göksel'e mahallenin merkezinde arabadan indirdiklerini bir daha kendisini görmediklerini söylemişler. Daha sonra da kendilerinin Göksel'i bıraktıktan sonra Göksel'in Karamanlı bir arkadaşıyla başka bir araçla Konya'ya gittiklerini söylemişler. Bizim cinayet gibi bir düşünce aklımızda bile yoktu. Çünkü bu ailelerle aramızda bir husumet yok. Bizim aklımızda Göksel gençtir, Konya'ya gitmiştir belki sabah çıkıp gelir diye düşüncesi vardı. Karamanlı o çocuğu da bulduk. O da bize, 'benim Göksel'in kaybolmasıyla bir alakam yok' dedi. Şüphelilerden Mehmet Atay'ın babası ve amcası bize defalarca çocuğu buldunuz mu? diye sordular. Bulamadık Göksel yok, dedim. Bizi hep farklı yerlere yönlendirdiler, Zaten bu şüphelilerin geçmişi de çok temiz değilmiş. Yaralama, kavga gibi olaylara karışmışlar. Arkadaşları da bunların çok kötü insanlar olduğunu söylediler bize."
'BENİ KURTARIN BİLE DİYEMEDİ'
Kardeşinin bir çocuk kadar masum olduğunu belirten Kızıltaş, "Cinayetten sonra Mehmet ve Durmuş başka bir arabayla evin yanına geliyor. Burada 12-13 dakika oyalanıyorlar. Buda kamera kayıtlarına yansımış. Ya görgü tanığı olan annemi öldürmeye geldiler yada evde para olduğunu biliyorlar parayı almaya geldiler. Göksel kimseye zarar verecek, bir insan değil. Onun kimseye bir borcu yok. Göksel bir çocuk kadar masum. Göksel savunmasız bir çocuk. 'Ağabey, anne, baba beni kurtarın' bile diyemeyecek bir çocuktu. Göğüs bölgesinde kurusıkı tabanca mermisi izleri vardı. Bıçaklanma yaraları vardı. Adaletin yerini bulmasını istiyoruz. Savunmasız, Allah katında ve milletin gözünde bu çocuk şehit olarak gözüküyor. Kötülüğü bile bilmeyen bir çocuktu. Göksel kan kaybından öldü. Belki hastaneye getirselerdi Göksel hayatta olacaktı. Saklamak yerine bunu yapabilirlerdi. Adaletin yerini bulmasını en yüksek cezayı almalarını istiyoruz. Bunlara yardım eden birileri varsa onlar da bulunsun" diye konuştu.