Biruni Üniversitesi Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yusuf Ziya Tavil, engelli çocukların eğitiminde, iki yönlü bilgi paylaşımı, dijital uygulamalar, ev ziyaretleri ve ortak karar alma süreçlerinin aile ve okul arasındaki iletişimi güçlendirdiğini belirtti.
Üniversiteden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Doç. Dr. Yusuf Ziya Tavil, engelli çocukların eğitimi ve gelişimi konusunda ailelerin, öğretmenlerin ve toplumun üstlenmesi gereken sorumluluklara dair değerlendirmelerde bulundu.
Engelli çocuklara sahip ailelerin yaşadığı süreci Psikiyatr Elisabeth Kübler-Ross'un "Yas Modeli" üzerinden değerlendiren Tavil, ilk adımın çocuğun farklılıklarını kabullenmek olduğunu vurguladı.
Tavil, "Ailelerin bu süreçte yalnız olmadıklarını bilmeleri çok önemli. Danışmanlık ve rehberlik desteklerinden faydalanmaları gerekiyor. Pozitif ebeveynlik yaklaşımının çocukların öz güven ve bağımsızlık gelişimi üzerinde olumlu etkileri var." ifadelerini kullandı.
Özel eğitim öğretmenlerinin rolünün çok yönlü olduğunun altını çizen Tavil, "Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı (BEP) sayesinde öğretmen, çocuğun tüm gelişim alanlarını hedef alarak çalışır. Bu süreçte aileyle işbirliği oldukça önemlidir." değerlendirmesinde bulundu.
Tavil, öğretmenlerin mesleki yeterliliğinin çocukların gelişimsel başarısı üzerinde doğrudan etkili olduğunu belirterek, sürekli gelişim ve empati becerisinin kritik olduğunu kaydetti.
Ailelerin, çocuklarını evde nasıl destekleyebileceği konusunda öneriler sunan Tavil, mutfakta birlikte yemek yapmaktan kitap okumaya, oyun oynamaktan basit ev işleri paylaşımına kadar birçok etkinliğin eğitici yönlerine dikkati çekti.
Tavil, etkili bir eğitim süreci için aile ve okul arasındaki iletişimin önemine değinerek, iki yönlü bilgi paylaşımı, dijital uygulamalar, ev ziyaretleri ve ortak karar alma süreçlerinin iletişimi güçlendirdiğini ve bu modelin sadece bilgi aktarımı değil, aynı zamanda çocuğun yaşamını bütüncül şekilde destekleyen bir yapı sunduğunu aktardı.
Sosyal beceri öğretiminin özellikle otizm spektrum bozukluğu olan çocuklar için yapılandırılmış olması gerektiğini vurgulayan Tavil, sosyal öyküler, drama çalışmaları ve doğal öğretim ortamlarının etkili teknikler olduğu bilgisini paylaştı.
Tavil, eğitimde teknolojinin önemine işaret ederek, iletişim cihazlarından sanal gerçeklik uygulamalarına kadar pek çok aracın, engelli çocukların bağımsızlığını ve katılımını artırdığını ve teknolojinin doğru entegre edilmesi halinde hem motivasyonu hem de akademik başarıyı artırdığına dikkati çekti.
0-6 yaş döneminin gelişim açısından kritik olduğunu hatırlatan Tavil, şunları kaydetti:
"Bu dönemde yapılan eğitimsel müdahaleler çocuğun geleceğini şekillendiriyor. Nöroplastisite bu yaşlarda en yüksek seviyededir. Bu fırsat penceresi iyi değerlendirilmeli. Bir toplumun gelişmişliği, dezavantajlı bireylere sunduğu olanaklarla ölçülür. Engelli bireylerin eğitimi sadece bir hak değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur. Ailelerin bilinçlenmesi, öğretmenlerin desteklenmesi ve eğitimde bütüncül yaklaşımın benimsenmesi kapsayıcı bir toplumun temel taşlarını oluşturur."